3 Nisan 2015 Cuma

Bir markaya aşık olmak... Dermadolin

Blogger etkinliğimiz sonrasında tanıştığım markalardan biri de Dermadolin oldu.
Dermatolojik olarak test edilmiş, temiz içerikli, kozmetikten ziyade medikal amaca yönelik ürünleri pek severim. Dolayısıyla elime geçen pakette yer alan bütün ürünleri, uzun vadeli kullandıktan sonra yazısını hazırlamaya karar verdim.

Kendimi tutamayacak; objektif ve sakin habercilik anlayışımdan sapacağım ama… Bu ürünlerin hepsi bir harika!


Seranem Nemlendirici El Bakım Kremi

“Kuru ve çatlamış eller için anında rahatlama” mottosuyla satışa sunulan krem; glikosil seramidler, argan yağı, doğal shea yağı, zeytin yağı, kayısı çekirdeği yağı, provitamin B5 ve gliserin içeriyor. Paraben içermemesi ve hipoalerjenik olması ise büyük bir artı.

Bu kremi, kışın en çetin geçtiği süreçte kullanmaya başladım. Sağ elimde, soğuk yanığı diye tabir ettiğimiz bir cilt problemi oluşmuştu. Elimin üstü kabuk bağlamış; hiçbir şey derimin acısını, gerginliğini alamamıştı.
Seranem’in bu el kremi de tesadüfen çantamdaydı. “Eh, bir de bunu süreyim bari, battı balık yan gider!” diye düşündüm. Ofisteydim, işler güçler, toplantılar, yoğunluk… Akşam servise bindiğimde sağ elimin üzerindeki kabuklanmanın tamamen yok olduğunu gördüm. Tamamen! Deride çok ufak bir gerginlik kalmıştı ama bu krem, tek sürüşte elimin üzerindeki o Elm Sokağı Kabusu görünümünü resmen silip atmıştı!
Şimdi bu el kremi sevilmez de ne yapılır?
Üstelik son derece kolay emiliyor.

Seranem Vücut Bakım Şampuanı

Sırtım ve kollarım stres ya da sudaki kireç seviyesinin değişimi gibi durumlarda ve özellikle kış aylarında sivilce üretmeye, kurumaya ve kabuklanmaya meyillidir. Ne tuhaf bir bileşim, değil mi? Bu vücut şampuanının sivilceleri kuruttuğunu ve cildimin nem dengesini yeniden optimum ayara oturttuğunu görünce çok ama çok rahatladım!
Bu ürün de yine glikosil seramidler içeriyor. Argan yağı ise cabası.

Seranem Saç Bakım Şampuanı

Bir şampuandan ne beklersiniz?
Temiz içerikli olsun, kafa deriniz garip garip kimyasallara maruz kalmasın. Kepek yapmasın, saçınızı ertesi sabah sanki hiç yıkanmamışçasına yağlandırmasın. Ayrıca hem hacim kazandırsın hem nemlendirsin.
Değil mi?
O zaman sizi Seranem köşesine alalım.
Yoğun nemlendirme özelliğine sahip olan bu şampuan, argan çekirdeği ekstratı, seramid, bitkisel hiyaluronik asit, keratin, mısır, buğday, soya proteinleri, polikuaternium 10 içeriyor. Yapısındaki Benzofenon – 4 ise güneş ışınlarını filtreleyerek saç tellerini UV-B ve UV-A2 ışınlarının zararından koruyor.


Kendi saçlarımdan bahsedeyim önce: Bir kadının sahip olabileceği en problemli kombinasyondan bahsediyorum burada: Kepeğe meyillilik, kırılmaya meyillilik, boyalık, dibi yağlı ucu kuru.
Aman ne güzel.

Hemen her kadın gibi ben de iki günde bir saçlarımı yıkıyorum. Bazen, saçımın yağ dengesini bozacağını bile bile bunu her gün yaptığım da oluyor. Sebebi basit: Saçlarımı akşam yıkayıp kurutup yattığımda, sabahları görünümün sönüklüğü ve iticiliği nedeniyle cinnet geçiriyorum. Sabah yıkayıp kurutup çıksam, bu sefer hem sinüzit tehlikesiyle burun buruna geliyorum hem de çevresel faktörler akşama kadar saçımın canına okumuş oluyor.

Tek bir şey söyleyeceğim: Bu şampuanı kullanmaya başladıktan sonra saçlarımı üç günde bir yıkamaya başladım ve o üç gün boyunca da “yelelerim” (!) hacminden bir şey kaybetmedi. Son gün atkuyruğu yapıyordum ama olsun. O da temiz bir atkuyruğu oluyordu en azından, yağdan ışıldamıyordu.

Sağlıklı, kepeksiz, hafif, hacimli, kolay şekil alan, daha az kırılan ve “ben buradayım!” diyen saçlar… Demek hayal değilmiş!

Ceradolin Su Bazlı ve Yağ Bazlı Nemlendirici Losyonlar

Deri, hiçbir sorunla karşılaşmasa bile var olan dengesinin korunması için seramid ve bitkisel hiyaluronik aside ihtiyaç duyar.
Ceradolin’in her iki losyonunun da kullanım alanı ama ve amacı aynı. Cildiniz güneş, soğuk, deterjan, iklim gibi faktörlerden ötürü onarıma ihtiyaç duyuyorsa, akne tedavisi gördüyseniz, lazer ya da peeling sonrası cildiniz zorlu bir dönem geçiriyorsa, çatlaklardan, kızarıklıklardan, kaşıntıdan ve pullanmadan muzdaripseniz uygun ürünü buldunuz demektir. İkisinin farkı; su bazlı olan kuru ciltlere iyi gelirken, yağ bazlı olanın çok kuru ciltlere daha yeterli olması.
İçerikler ise şöyle:
Ben, bu losyonların yağ bazlı olanını banyodan sonra, su bazlı olanını ise sabah ayazı yemeden hemen önce, evden çıkarken yüzüme uyguluyorum. Karın, kışın ve fırtınaların olumsuz etkilerini kazasız belasız atlattığımı rahatlıkla söyleyebilirim.

Sözün özü: Sadece eczanelerde satılan bir marka olan Dermadolin, kullandığım beş farklı ürünüyle de beni son derece memnun etti. Kendim için, cildim için iyi bir şeyler yaptığımı hissettim.
Peki Dermadolin satan eczanelerin bir listesi var mı? Firmanın web sitesinde şu ibare yer alıyor:

TÜKETİCİYE NOT

Butik bir firma olduğumuz için eczane çalışmamız yoktur. Ayrıca bayilik veya yetkili eczane kavramları altında özel eczane müşterilerimiz de yoktur. Bütün eczaneler bulundurmaya ve satmaya yetkilidirler. Bu nedenlerle, hangi eczanede bulunup bulunmadığı bilgisine sahip değiliz. Ama iki önemli hususu iyi biliyoruz :
1 - Ürünlerimiz çok kaliteli olup, ülkemizde eşdeğerlileri yoktur.
2 - Bulunduğunuz yer eczanelerine ilaç sevk eden tüm ecza depolarında, Dermadolin ürünlerinin tamamı mevcuttur.

Kalabalık bir eczacı aileden geldiğimiz için tanık olduğumuz üzere, bazı eczaneler, istenen ürün o an için rafında bulunmadığından, müşteriyi kaçırmamak adına, formülce en yakın olanını vermek isteyebilir. Bu, her zaman yanlış değildir. Ancak, Dermadolin ürünlerinin eşdeğerlisi olmadığı için lütfen ısrar edin. Eczaneniz, deposuna telefon ederek istediğiniz ürünümüzü kısa zamanda temin edip, takdim edebilir. Olmazsa bir başka eczane de bu görevi yerine getirebilir.
Saygılarımızla


DERMADOLİN

Siz hiç Dermadolin ürünlerinden kullandınız mı?
Görüşleriniz ne yönde?

Sevgiler!

Rexona'dan yeni iz bırakmayan deodorant Rexona // Black + White

Herkese merhaba...
Sizi bilmem ama ben siyah & beyaz tutkunuyum. Pek çok kıyafetimde de bu renkleri tercih ediyorum. Bugüne kadar da ter kokusuyla mücadele ederken hep en yoğun deodorant ve roll on'ları tercih ettim. Ancak hemen her seferinde de kıyafetlerimde oluşan leke ve izlerle mücadele etmem gerekti ve açıkçası bundan  çok da yoruldum.
Benim gibi deodorant lekeleriyle mücadele eden kullanıcılarını düşünen Rexona yeni serisi Black + White ile bu soruna çözüm bulmuş.


Hal böyle olunca da bu yeni seriyi hemen denemek istedim, cildimde tortu bırakmayan, beyaz kıyafetlerimde "sarı" izlere, siyah kıyafetlerimde de "beyaz" leke neden olmayan Rexona // Black + White benim şimdiden favori deodorantım oldu.
İlkbahar ve yaz aylarında kurtarıcım olacak bu ürünü sizlerle de tanıştırmak istedim.


Rexona bu yeni serisinde sadece biz kadınların değil aynı özellikleri taşıyan erkek deodorantıyla erkek kullanıcılarının da imdadına yetişmiş.
Ben artık siyah ve beyaz kıyafetlerimi giyerken kendimi daha özgür hissediyorum, "acaba siyah bluzumun üzerinde beyaz leke mi kaldı?" ya da "beyaz gömleğimde sarı leke mi oluştu?" gibi endişelerim tarih oldu, benden mutlusu yok :)
Bu içerik http://www.eceninmodagunlugu.net/ tarafından hazırlanmıştır.

Bir boomads advertorial içeriğidir.


blogger template by lovebird