12 Şubat 2014 Çarşamba

Alternatif Sevgililer Günü Önerileri

 Herkesin Sevgililer Günü'ne olan yaklaşımı farklı.

İnsanlar günler hatta haftalar öncesinden sevgilisine, nişanlısına ya da eşine ne alacağının derdine düşüyor. Ticaret canlanıyor, indirimler başlıyor. Bu noktada "Sevgililer Günü de neymiş canım, insan sevdiğini bir gün değil her gün sever, kapitalizmin, Amerika'nın oyunları bunlar!" diyenler hayatımıza hızlı bir geri dönüş yapıyor. Tabii sevgilisi olmadığı için depresifleşen, "Yine bir 14 Şubat'ta daha yalnızımmmm.." moduna geçip kendini heba eden, kalpli yastık tutan yumuş yumuş ayılara düşman kesilenler var.


(Not: O ayıları ben de sevmiyorum)

Şimdi sorarım size, Sevgililer Günü illa hayatında romantik anlamda birisi olanlar için midir?
Bekarın Sevgililer Günü'nü kutlama hakkı yok mudur?

Tabii ki var.
Çünkü Sevgililer Günü, sevgiyi ifade etmekle ilgilidir.
Şöyle bir düşünün, kimleri seviyorsunuz? Anneniz, babanız, en yakın arkadaşınız, kardeşiniz?
O halde neden onların Sevgililer Günü'nü kutlamıyorsunuz? 

Benim Sevgililer Günü maceram, yedi yaşında küçük bir kızken, babamın elinde iki kırmızı gül ile eve gelmesiyle başladı. Bir tanesi anneme, bir tanesi bana. O sırada babam, aslında bana çok önemli bir mesaj vermeye çalışıyordu; kendimi sevmem ve sevildiğimi hissetmem için kimseye muhtaç değildim.

Romantik paylaşımlarda bulunduğunuz özel biri olmayabilir. Ne yapalım? Bu, hayatınızda başka özel insanlar olmadığı anlamına gelmiyor.

Hep kendinize alışveriş yapacağınıza, annenize ufak bir şey alın mesela. Ya da bir bahaneyle dışarı gönderin, akşam yemeğinin hazırlanmasına siz el atın. Geldiğinde özenilmiş bir sofra görsün. Birbirinize uzak mısınız? "Sevgililer Günü'n kutlu olsun annem" diye arayın.

Babanızın boynuna sarılın öpün, Sevgililer Günü'ü kutlayın. Bütün babalar, kızlarının ilk ve gerçek aşkıdır. Kardeşinize bir jest yapın. Alın en yakın arkadaşınızı, dışarı çıkın. Kendinizi şımartın. Ama günü "Şu halimize bak yaaa, millet el ele geziyor biz burada sap gibi kız kıza sinema kuyruğunda.." noktasına getirmeyin. Kendi zevkinize, eğlencenize, mutluluğunuza bakın. Annem yıllardır her 14 Şubat'ta kankasıyla kalkar, giyinip kuşanıp öğle yemeğine gider. Neden olmasın?


En yakın arkadaşınızın sevgilisi mi var?
Anneniz babanız sizi ekti mi? Ya da Sevgililer Günü kıvamında insanlar değiller mi?

Kendi Sevgililer Günü'nüzü kendiniz kutlayın o zaman?
Kendinizi sevin, değer verin, mutlu edin. Bu söylediğimi kimileri son derece egoist bulabilir ama şu da bir gerçek; kendine değer vermeyen, başkalarına hakkıyla değer veremez.

Bu kadar uzunnn bir girizgâhın ardından, sizlere önerebileceğim iki alternatif Sevgililer Günü programını önünüze sunmak istiyorum:


- Çalışıyor ya da okula gidiyorsanız, bir gece önceden en sevdiğiniz kıyafetleri hazırlayın. Favori kazağınız kotunuz, ayıla bayıla aldığınız çizmeleriniz.. Kendinize bir kombin yapın. Kafanızda ne giyeceğiniz ne takacağınız oluşsun. Kimse için güzel gözükmek, şık olmak zorunda değilsiniz, bunu kendiniz için yapıyorsunuz, sakın unutmayın! Parfüm sıkmadan da çıkmayın!

- Gününüz ders yoğunluğuydu, toplantıydı, asap bozucu müşterilerdi, gece rezervasyon için gereksiz heyecan yapan, hatta yüzük bekleyen iş arkadaşlarıyla bulutlanabilir. Ne olmuş? Ne olmuş yani, ne olmuş? Bir günü de hafiften alın. Kendinize kahve molası verin. Rujunuzu tazeleyin. Mesai / ders bitimine kadar bulunmak zorunda olduğunuz ortamda, biraz kaçamak lüksünüz olsun. Kendinize beş dakika bile olsa zaman ayırın. Hak ediyorsunuz. Değerlisiniz. Köle değil.

 
- O gün evden çıkmak zorunda değilseniz, dilediğiniz kadar uyuyun ama kalkınca kendinize mutlaka güzel bir kahvaltı hazırlayın, sakın ola üşenmeyin! Hatta televizyon karşısında, desenli peçetelerle şık bir sofra kurun. Öyle kahvaltılar genellikle misafir geleceği zaman hazırlanır. Bir misafir kadar değeriniz yok mu yahu? Kendinize de yapın!


- Kendinize bir hediye alın. Kredi kartı limitim doldu, maaşım bitti filan demeyin. Gerçekten demeyin. Uzun zamandır kendinize ne almak istiyorsunuz? O parasına kıyamadığınız far paleti mi? Zara'nın vitrininde gördüğünüz deri ceket mi? Basit bir kahve kupası mı? Alın yahu. Alın. Hatta tam olsun, aldığınız şeyi "Hediye pakedi olsun" diye sardırın. Eve gelince açın.



- Evde yemek hazırlayanınız varsa ne mutlu size. Yoksa, ne seviyorsanız onu sipariş edin. Güzel bir duş alın, kremlenin, pijamalarınızı giyin, yemeğinizi alıp televizyonun, DVD'nin ya da internetin karşısına geçin; sizi hangisi mutlu ediyorsa. Ya da hafif bir müzik eşliğinde kitabınızı okuyun. Keyif sizin.


Gerçekten de öyle. Keyif sizin, para sizin, huzur sizin, mutluluk sizin.
Kendi kendine mutlu olabilen insan, en zengin insandır. Ve yaydığı enerjiyle başka insanları da yanına çeker, onları da mutlu eder, onlara da ışık saçar.

Sevgi dolu günler olsun efendim!


10 yorum :

  1. tam benlik bu yazı :) klavyene sağlık

    YanıtlaSil
  2. Annemle karşılıklı sevgililer günümüzü kutlayacağız biz.. İkimizin de sevgilisi yok çünkü..:))
    Sevgiler..:))

    YanıtlaSil
  3. Ben de blogumla kutlayacağim. 1. Yaş günü, o gün blogumun :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Aaaa ne kadar anlamlı, ne kdar güzel!!! :)

      Sil
  4. Son fotoğrafa bayıldım :)
    Yarın mı sevgililer günü çok iğrenç!

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yaa yaaa, yarın :D O fotoğrafı ben de çok sevdim daha büyüğünü bulabilseydim bastırırdım, tam banyoya asmalık.

      Sil
  5. Eline saglik:) evet hediye pakedi gibi sardirmak guzel fikir:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hediye açmanın keyfi de başka, değil mi? :)

      Sil



blogger template by lovebird