10 Mart 2015 Salı

Zaman Değişir, Ama Büyük Gözlerin Modası Asla Değişmez!

Geçmişten günümüze, zaman içinde moda ve güzellik kavramları çok değişti, her dönemin favori giyim, makyaj ve saç tarzları oldu fakat büyük gözlerin güzelliği zamandan hiç etkilenmedi, güzellik değerini her zaman korudu...


Oriflame, gözleri %30 oranında açan ve böylece daha büyük görünmelerini sağlayan yeni ürünü The One Eyes Wide Open maskara ile 1950’lerden günümüze, hatta geleceğe uzanan keyifli bir oyun uygulamasıyla sizleri büyük gözlerin odak nokta olduğu bir güzellik yolcuğuna çıkarıyor. Zamanda yapacağınız bu yolcukta ise en büyük sürpriz markanın yeni yüzü Ezgi Mola’nın size eşlik etmesi. 

İlk adımda Ezgi Mola’nın farklı tarzlardaki fotoğraflarını doğru dönemler ile eşleştirmeniz gerekiyor. Ardından yolculuk etmek istediğiniz yılı seçiyorsunuz. Devamı sürpriz! Zamanda yolculuk etmekten keyif alacağınıza eminim. Üstelik bu yolculuğa çıkanlar Ezgi Mola ile tanışma şansına sahip oluyor. Birbirinden güzel Oriflame ürünlerinden oluşan hediye paketleri ve maskara da cabası!


Bu keyifli uygulamaya Oriflame Türkiye’nin Facebook sayfasından ulaşabilirsiniz: https://zamansizgozler.com/
Bir boomads advertorial içeriğidir.

8 Mart 2015 Pazar

Türkiye'de Kadın Olmak

Aslında sorunu sadece Türkiye'de kadın olmaya indirgemememiz gerekiyor.
Kadın olmak, evrensel anlamda meşakkatli bir iş.

Ben bugün burada, kan kusmayacağım. Allah rolüne bürünerek kendini can almaya haiz gören insancıklardan bahsetmeyeceğim. İdam mı hadım mı, bunu konuşmayacağım. Hepimizin boğazı düğümlü. Hepimiz "onların yerinde biz de olabilirdik" cümlesini kafamızın içinde bin kere evirdik çevirdik.

Ama toplum olarak bir şeyi unuttuk. Çok kötü unuttuk: Soru sormayı.

İstatistiklere bakalım mı?
Türkiye'de evli kadınların yüzde 36'sı şiddet mağduru. Yani her 10 kadından 4'ü eşinden şiddet görüyor.
Kadınların yüzde 19'u şiddeti yüzüne inen tokat, yüzde 16'sı da böğrüne atılan tekme olarak tanımlıyor. Bu yüzde 16'nın yaşadığı şiddetin derecesi ise çok ağır. Bu kadınlar yerlerde sürükleniyor, boğazları sıkılıyor, silah ya da bıçakla tehdit ediliyor. Eşlerine ağır şiddet uygulayan erkekler ise daha ziyade Orta ve Batı Anadolu Bölgeleri'nden çıkıyor.

Hacettepe Üniversitesi Nüfus Etütleri Enstitüsü'nün araştırması böyle.

İtalyan basını Türkiye'de kadın - erkek eşitliğini "serap" olarak niteliyor, ülkemizi Hindistan, Afganistan gibi ülkelerle aynı kefeye oturtuyor. Hiç de haksız sayılmazlar. İsteyen sevgili meslektaşım Övgü Pınar'ın hazırlamış olduğu habere buradan ulaşabilir.

Kendinize bir sorun. Bugüne kadar hiç bir erkekten tokat yediniz mi? Fiziksel şiddete uğradınız mı?
Hayır mı? Kendinizi şanslı sayın.
Ya da yok, saymayın.
Çünkü şiddet, sadece fiziki darbelerle sınırlı kalmıyor.

"Yolda başıma iş gelir" diye, "dikkat çekmeyeyim" diye evden çıkmadan önce eteğinizin boyunu, dekoltenizin derinliğini, bluzunuzun darlığını sayısız kez ölçüp biçtiniz.

Kırmızı ruj sürerken çekindiniz.

Toplu taşıma araçlarında koridor tarafına yerine cam tarafına sığındınız. Arkanızı "fordlanmamak için" kalabalığa değil de duvara verdiniz.

İş yerinde mobbinge uğradınız. Erkek olsanız başınıza gelmeyecek işler kadın olduğunuz için geldi.

Minibüste otobüste son kalan olmaya korktunuz, yalnız başınıza taksiye binerken aracın plakasını alıp birine mesajladınız.

Hava kararınca evinize çok hızlı adımlarla yürüdünüz. Bir başka erkeğin refakatine ihtiça duydunuz.
Erkek arkadaşlarınızdan birinin "Hava karardı, ben seni eve kadar bırakayım" önerisini incelik olarak gördünüz, altındaki iğrenç toplumsal rezilliğe kafa yormadınız.

Sevgiliniz ya da kocanız "Bunu neden giydin?" dediğinde ya da arkadaş ortamında "Ben karımı oraya yalnız göndermem, bunu giydirmem, bunu yaptırmam" diye atıp tuttuğunda kıskanıldığınızı düşünüp, kıskançlıkla aşkı eş tuttunuz.

Hiç yadırgamadan "biz bayanlar" diye başlayan cümleler kurdunuz. Kadın - erkek, bay - bayan eşleşmesini gözardı ettiniz. Erkek - bayan eşleştirmesini normal saydınız.

Erkek arkadaşlarınızın "Feminist misin kızım sen?" takılmalarını normal saydınız.

Oğullarınıza ev işi yapmayı, sorumluluk paylaşmayı öğretmediniz. "Kadın erkek için her işi yapmakla mükelleftir" bilincini o minicik dimağlara işlediniz.

"Karı gibi ağlama, kız gibi yürüme" uyarılarını, kadına yönelik belden aşağı ana avrat küfürleri kulak ardı ettiniz hatta siz de kullandınız.

Daha sıralayayım mı?
Devletin yasama yürütme ve yargı ortamları, bu vahşi trajedilerle başa çıkmak için ne gibi tedbirleri uygun görür bilemem.
Ama biz kadınlara düşen çok önemli bir görev var.

Düzgün çocuklar yetiştirmek.

Oğullarımıza kadının mal olmadığını, bir kıza istediği gibi davranamayacağını, herkesin kendi bedeni üzerinde söz ve karar hakkına sahip olduğunu, sorumlulukların kadın erkek ayrımı gözetilmeksinizin bireyin kendisine ait olduğunu öğretmemiz; daha çok okumamız, daha çok araştırmamız gerek.

Toplumun "erkek adam" sıfatının altının ne kadar boş olduğunu, önemli olanın "erkeklik" değil "insanlık" olduğunu anlatmamız, empoze etmemiz gerek.

Kibarlığın, özverinin zayıflık değil, aksine en büyük güç olduğunu vurgulamamız gerek.

Kızlarımıza kendini ezdirmeyeyi, bağımsız bireyler olmayı, kimsenin boyunduruğu altına girmemeyi öğretmemiz, şiddetin çocuk gözünden meşrulaştırılmasına izin vermememiz gerek.

Davranışlarımızla laflarımızın tutarlı olması gerek.

Hele hem erkek hem kız çocuğu yetiştiriyorsak ikisine de eşit davranıldığına emin olmamız gerek.

Kız masayı toplayacak, oğlan oyununun başına gidecek.
Kız, yeterince kız gibi davranmadığı için azarlanacak, oğlan "aslan oğlum" diye pohpohlanacak.
Kız eve geç gelince dayak yiyecek, oğlanın ensesine dostane bir tokat vurulup "var mı manita" muhabbeti yapılacak.
Yok öyle yağma!

kazete.com.tr'den alınmıştır.
Ama en önemlisi ne biliyor musunuz?
Hani tüm iyi niyetimizle kalkıp, kadını erkeği "bu bizim de annemiz, kardeşimiz, karımız, kızımız olabilirdi" diyoruz ya...
O bile buram buram seksizm kokuyor.
Bir insan, insan gibi yaşamayı (cinsiyeti, cinsel kimliği, ırkı, dini ne olursa olsun) sadece ve sadece insan olduğu için hak eder.
Bu insanca yaşama hakkının birinin karısı, kızı olma ihtimaliyle bağlantısı yoktur.

Daha da iğrencini söyleyeyim mi?
Gene tüm iyi niyetimizle kalkıp "masum, gencecik kız" diyoruz.

Söndürülen bir yaşamın ardından dökülecek göz yaşının ve verilecek tepkinin derecesini, merhumenin "masumiyeti" mi belirliyor?
Anladınız siz.

Çocuk gelinlerin olmadığı; dişi bireylerin "kadınlığına kızlığına bakılmadan" eşit muamele gördüğü, şiddetin yok olduğu, basının katilleri mazur gösterip fazladan "tık" almak için binbir takla atmadığı o ütopik dünyanın bir an evvel gerçek olması dileğiyle...

Dünya Kadınlar Günü'nüz...
Öyle işte.

5 Şubat 2015 Perşembe

Moshos Garden Sıcak Havlu Yüz Temizleyici

Blog etkinliği sponsorlarımızdan biri de, aslında tüm bakım / kozmetik bloggerlarının yakından tanıdığı ve ürünlerini denemek için can attığı Moshos Garden markasıydı.

Moshos Garden kutusunu görünce attığım sevinç çığlığını tahmin edersiniz!
Çocuk gibi ellerimi filan çırptım, o derece :)


Bugün tanıtacağım ürün, firmanın en öne çıkan kalemlerinden aslında: Sıcak havlu yüz temizleyicisi. Moshos Garden'ın tüm ürünlerinde olduğu gibi, bu temizleyici de yüzde yüz organik ve doğal içeriğiyle dikkat çekiyor. Sertifikalı balmumu, sertifikalı zeytinyağı, kakao yağı, 
sarı kantaron, badem yağı, kayısı çekirdeği yağı... 
Hepsi organik, hepsi doğal ve hepsi de cildi temizleyip bitkisel bakım yapmak için!

Duşta yüzümü, klasik rutinimle temizledikten sonra (peeling dahil) ürünü uygulamaya karar verdim.

Süreç oldukça basit: Pakedin içinden çıkan beyaz el havlusunu, içinde kaynara yakın sıcak su 
olan bir kabın üzerine gerip, buharı iyice emmesini bekliyorsunuz.

Bu arada da, temizleyiciyi (sarı göründüğüne bakmayın, aslında şeffaf bir yapısı ve bitkisel bir kokusu var) tüm yüzünüze ya da özellikle temizlemek istediğiniz bir bölge varsa 
(burun, çene gibi) oraya yediriyorsunuz.

Ardından sıcak havluyu elinize sararak dairesel hareketlerle yüzünüzü temizliyorsunuz.


Sonuca gelince... Bir süre havluya boş gözlerle baktım.


Ben bunca yıl "yüzümü temizliyorum" diye resmen kendimi kandırıyormuşum! 
Saçma sapan kimyasallara dünyanın parasını döküyormuşum da haberim yokmuş!

Benim kadar kuru karma cildi olan insanın ertesi gün yumuşacık bir tenle kalkmış olması da cabası.
Bir bonus daha: Siyah nokta ve beyaz nokta problemim minimize oldu.

O halde neymiş, bundan böyle cilt temizliğinde Moshos Garden'dan şaşılmayacakmış. 
Bu kadar basit!

Buradan Moshos Garden'a rica: Göz kremi çıkarın! Lütfen! İlk alıcınız ben olacağım!

Paketten çıkan diğer Moshos Garden ürünlerinin yorumları ilerleyen günlerde sizinle olacak!

Sevgiler!

31 Ocak 2015 Cumartesi

Harmolance Omega - 3 ve Ayak Kremi Yorumları

Kadın vücudu, yaşam döngüsü esnasında farklı sebeplerle zorlu hormonal değişim süreçlerinden geçiyor. Ergenlik, doğum, menopoz.. Üstelik bu süreçler bizi sadece psikolojik olarak değil, fiziksel olarak da ciddi anlamda etkiliyor.

Sık karşılaşılan problemlerden biri de topuk çatlakları. Aslında bu pek de şaşılacak bir durum değil, zira yaşımız kaç olursa olsun bir şekilde ayak bakımımızı ihmal ediyoruz. Kaçımız her akşam ayaklarını kremleyip çorap giyerek yatıyor? Kaçımız nasırlarını düzenli elden geçiriyor, periyodik olarak pediküre gidiyor? Cevap zaten soruların içinde gizli.

"Harmoni ve balans" kelimelerinin İngilizce kombininden türetilen Harmolance; tam da bu noktada devreye giriyor. Emekli olduktan ve menopoza girdikten sonra kendi saç / cilt problemlerini çözmek için evinin mutfağını bir laboratuvar gibi kullanan başarılı, kariyer sahibi bir kadının, Didem Hanım'ın ortaya koyduğu bir markadan söz ediyoruz.

Blogger etkinliğimiz sırasında bize sponsor olan firmalardan biri de Harmolance idi.
Gelen ürünler ise, markanın öne çıkan ayak kremi ve Omega - 3 yağıydı.
Beni en mutlu edenin Omega - 3 olduğunu söylememe gerek yok herhalde.
Çünkü stres faktörü, vücudu ve zihni yıpratan etkenlerin başında geliyor ve bende de booooool miktarda stres var.


Omega - 3, bitkilerde olmayan bir yağ ve sadece balıktan elde ediliyor.
Dolayısıyla Omega - 3 kullanımı;

- Kalp krizi riskini azaltıyor.
- Kavrama gücünü ve hareket kabiliyetini artırıyor.
- Yorgunluğu alıyor, konsantrasyon ivmesini yükseltiyor.
- Depresyon belirtilerini azaltıyor, sinir sistemine büyük yarar sağlıyor.

Dah ne olsun?
Ürünü kullanmaya başladıktan sonra uyku düzenimin çok daha dengeli bir hal aldığını rahatlıkla söyleyebilirim.
Tabii hatırlatmakta fayda var, Omega - 3 bir besin takviyesidir, ilaç değildir. Balık alerjisi olanlar ise kesinlikle tüketmemelidir!


Ayak kremine gelince...
Önce, vaatleri görelim.


Dürüst olmak gerekirse, ürün bana "Aman Tanrım!" dedirtmedi.
Sebebiyse gayet basit: Topuk çatlağım yok. Dolayısıyla ayağımda muazzam bir değişim hissetmedim.

Ancak, ofisteyken sol dirseğimin soyulmaya başladığını gözlemledim ve bu durum feci şekilde canımı sıktı.
Eve döndüğümde, numune paketlerinden son kalanı, dirseğime uygulamaya karar verdim. Ertesi sabah soyulma problemi sona ermişti. Şu anda dirseklerim daha insanî bir görünüm almış durumda :)



Sonuç olarak, cildinize ne sürdüğünüzü bilmek istiyorsanız, kimyasaldan uzak durma arzusundaysanız ve hormonal bir değişim döneminden geçiyorsanız, Harmolance markasına bir şans verebilirsiniz.


http://www.harmolance.com/ 

25 Ocak 2015 Pazar

Yılın ilk blogger toplantısı

Geçen pazar Eskişehir'de yaşayan blogger arkadaşlarla The Merlot Hotel'de bir araya geldik.
Daha önceden üç buluşma daha olmuştu ancak ben kimi zaman hastalık, kimi zaman işlerimin yoğunluğu nedeniyle bir türlü katılamamıştım.
Kısmet dördüncüyeymiş!


Yaşamdan makyaja, cilt bakımından stile, DIY'den yemek tariflerine kadar farklı segmentlerden on kadın, bir masanın etrafında toplandık. Zamanın nasıl geçip gittiğini anlayamadık bile!


Pastamız, Eskişehir Mamül Pasta'dan Gürdal Abacı'nın eseri. Pankartlarımız ve magazin dergilerini aratmayacak profesyonellikte hazırlanmış çerçevemiz ise Kairos Event & Design tarafından gönderildi.


Hava muhalefeti nedeniyle aramızda bizzat bulunamayan ancak Skype aracılığı ile bize Harmolance ürünlerinin muhteviyatını aktaran Didem Hanım'a çok teşekkür ediyoruz!


Cömert ve düşünceli sponsorlarımızdan gelen hediyeleri beş altı masayı birleştirerek teker teker sıraladık. Ben de eve geldiğim zaman ürünleri salondaki masanın üzerine yığarak fotoğrafladım. Her bir ürünün tanıtımı ilerleyen günlerde blogta objektif bir şekilde yer alacak. Takdir edersiniz ki özellikle cilt bakım ürünlerinde tek kullanımın ardından hemen yazı hazırlamak pek de sağlıklı bir yaklaşım değil :)


İlerleyen günlerde blogta / instagramda yerini alacak sponsorlarımızı sıralayacak olursak...

Café Breno
Sabah kahvem.. Keyif kahvem.. Yorgunluk kahvem..

Dermadolin Kozmetik
Faydasını şimdiden görmeye başladığım muhteşem bakım ürünleriniz
için çok teşekkür ederim!

Harmolance (Ayak Bakımı, Kişisel Sağlık)
Kadının her zaman bakımlı, sağlıklı ve güzel olmayı hak ettiğini 
hatırlattığınız için teşekkürler!

Hüsna Danış Urlu (Keçe Tasarımlar)
Masaüstüm şenlendi! Teşekkür ederim!

Kairos Event & Design (Çerçeve ve Pankart Tasarımı)
Fotoğraflarımıza orijinallik katan tasarımlarınız için teşekkürler!

Mamül Pasta
Ağzımızın tadını yerine getirdiniz! Teşekkürler!

Moshos Garden (Organik Kişisel Bakım)
Teşekküre nereden başlasam? Harikasınız! Yazısı yolda!

New Obsessions (Dövme)
Sayenizde ofisin ilgi odağı oldum. Teşekkür ederim!

NG Tasarım (Kokulu Dekoratif Taşlar)
Koklamaktan asamadım! O kadar güzel...
Emeğinize sağlık!

Pakmaya
Bizim mutfağın da yıldızı oldunuz! Teşekkürler!

Plus Canvas (Tablo)
Orta Dünya'ya götüren tablonuzu duvarıma iliştirdim bile! Teşekkür ederim!

Pronail Türkiye
Kapsamlı manikür pedikür setleriniz için teşekkürler!
Parmaklarım nefes aldı! 

Splat Türkiye 
(Diş Macunu - Ne var ki benimki bir başka blogger arkadaşta kalmış :/)

Tanaçan Kozmetik
İndirim jestiniz için teşekkürler!

Today Croissant
Bu haftaki kahvaltımda pek bir "le Parisien" hissettim.
Teşekkürler!

Tülay Çakır (Çerçeve)
Kullanmaya kıyamadığım ince zevkli tasarımlarınız için teşekkürler!

Uneller
Kutunun dibini nasıl gördük, bilemedik!
Öyle bir lezzet!

Vitacreme B12 Türkiye
Uzun zamandır bu kadar özenilmiş bir hediye almamıştım.
Çok teşekkür ederim!



Buluşmada yer alan arkadaşlarımız:

Organizasyon dehası http://ofissstyle.blogspot.com/ kocaman bir teşekkürü hak ediyor!



blogger template by lovebird